Ergenekon, Oda tv gibi davalarda "hükümeti darbe yaparak devirmeye teşebbüsten” yargılananların "bilgisayarlarımıza bilgimizin olmadığı veriler yüklendi, cep telefonlarımıza da tanımadığımız insanların telefon numaraları. Kes, kopyala ve yapıştır tekniği ile deliller üretildi” şikâyetlerine kimse aldırmadı. Polisin kolluk görevlisi gibi değil de savcı gibi davranması, sabahın köründe gelen aramalar, gözaltılar eleştirildi. Hükümetten gelen açıklamalarda ise "yargı sürecini bekleyip göreceğiz" denildi. Uzun tutukluluk süreleri uzadıkça uzadı, cezaya dönüştü.
Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başladığından bu yana ise AKP’den öyle açıklamalar geliyor ki, şaşırmamak elde değil. "Masumiyet karinesi" mi dersiniz, "düşünün yapılan operasyondan içişleri bakanımızın bile haberi yok çok acınası" mı dersiniz...
Son olarak da yolsuzluk operasyonunda ismi olan Egemen Bağış’ın danışmanın açıklaması... Bağış'ın özel Kalem Müdürü İbrahim Bayram 'para sayma makinasını polis getirdi' diyor. Ağlar mısın güler misin? Hukuka bir gün herkesin ihtiyacı olacak sözü ne kadar değerliymiş görün şimdi. Rüşvetlerin ayakkabı kutularına konulması alınan rüşvet için getirilen para sayma makinası... "Külliyen yalaannn" diyorlar. Buna kim inanır. Ya da nasıl inanalım. "Medya yoluyla linç ediliyoruz" diyorlar.
Medya yolu ile tutuklanacakları servis edilen isimler, neyle suçlandıklarını bilmeden uzun süre tutuklu kalanlar, savunmaları alınmadan mahkûm edilenler...
Hatırlayanınız var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder